Dekalog
TVP 55 Dk. 10 Bl.
Final Yaptı 1989-1990

Kieslowski‘nin, polonya televizyonu için, tanrı’nın musa’ya gönderdiğine inanılan “on emir“inden yola çıkarak çektiği on kısa filmden oluşan televizyon dizisi. 1988 yılında çekimine başlanan ve her birinde ayrı öykülerin anlatıldığı bu on kısa film, bilinen “dizi” film formatında değildir. her bölümün öyküsü ve oyuncuları farklıdır. buna rağmen, devamlılığı olmayan “dekalog”da oyuncular, kendi oynadıkları bölüm dışında da yer yer görünürler. zaten bütün olaylar aynı bölgede olmaktadır. aynı blokta oturan bu oyuncular zaman zaman asansörde, apartman girişinde, taksi beklerken, postanede vb. yaşamın içinde karşılaşırlar. bunun yanı sıra bütün bölümlerde yer alan “gizemli” bir karakter de vardır; yönetmen, kanımca bu karakterin on ayrı öyküye tanıklık etmesini sağlayarak bütünlüğü korumaya çalışmıştır. dekaloglar, büyük bloklarda yaşayan insanların küçük dairelerindeki öykülerdir. dekalog, bir bütün olarak üç bin yıldır en büyük öğreti olarak insanın önüne konan din, ahlak, erdem gibi kuramlara yine aynı insan – bu kez 20. yüzyılda yaşayan “modern” insan- tarafından yapılan bir eleştiridir. bu eleştiri, bölümler boyunca doğrudan göndermeler

blockhead

"Polonya televizyonu için çektiği on filmle, hayatın ve insanın on satırla ifade edilemeyecek denli karmaşık olduğunu anlattı. on emir’in (dekaloglar) tümü kieslowski 'nin gedikli senaristi krzysztof piesiewicz tarafından varşova'da yaşayan insanlar üzerine yazılmıştı. öncelikle hikayeleri siyasi dünya içine kurmayı düşündülerse de, 80'lerden sonra yaşananların onları ilgilendirmediğini fark ettiler. bu nedenle de ister bir kapitalist ülkede, ister bir komünist ülkede olsun insan yaşamını etkileyecek en derin sorudan yola çıktılar "hayatın gerçek anlamı nedir?...” böylelikle kieslowski insanları politika denen sevimsiz şeyi izlemekten kurtarmış olduğunu düşündü dükkanların önündeki kuyrukları, vesikayla alınan gündelik zorunlu malzemeleri, sıkıcı ve insanı hayattan bezdiren kareleri filmlerine sokmadı. çünkü hayatın ellerinden akıp gittiğini fark ettiği bir dönemdi ve herkesin hayatının dikkatle irdelenmeye değer olduğuna inanıyordu. bu nedenle varşova'nın en güzel yerleşim bölgesinde bir sitede yaşayan 20'ye yakın kişinin hayatını anlatmayı seçti ve temel çıkış noktası “özde doğru olan ve yalan olan nedir” sorusuydu. vardığı nokta ise eğer bir tanrı yoksa onu icat etmemiz gerektiği idi. zira o hiçbir zaman adalete inanmamıştı. bu filmlerden aşk üzerine bir film ve öldürme üzerine bir film en çok gündeme gelip izlenenler oldu."

enterthevoid

çeviriyi keşke hiç yapmasaydın kral zahmet olmuş neyse ki az çok lehçemiz var

gobluth

çeviri keşke daha özenli olsaydı. çok güzel bölümdü