Bu dizinin şu yanını seviyorum: bir grup var ki "Eğer bir nehirde iki balık kavga ediyorsa, bilin ki oradan az önce uzun bacaklı bir İngiliz geçmiştir." diyor. Onların eline daha fazla düşmanlık besleyecek malzeme veriyor. Diğer yandan monarşiye falan sempatiyle bakanların da kanı daha fazla kaynıyor. "Eee bu işler çocuk oyuncağı değil. Gerekirse kan kusup kızılcık şerbeti içtim diyeceksin" düşüncesinde onları birleştiriyor. Ne düşmanlara ne de taraftar olanlara gereğinden fazla "yanlıyor" dizi. İsteyen istediği sonucu seçip çıkarıyor. Oysa bizim diziler öyle mi?
Bazı sahneler, sanki Elizabeth Debicki oynamıyor da Diana’nın kendisiymiş gibi bir his uyandırdı. Debicki rolüne iyi hazırlanmış. Diana’yı böyle izlemek bile hoşuma gidiyor, yazık oldu kadına.
Sistemi ayakta tutmaya çalışan Philip ve artık yaşadığı haksızlık karşısında sessiz kalmayan Diana’yı izledik. Her ikisi de krallığa dışarıdan dahil olup aynı kaderi paylaşıyormuş gibi gözükse de Philips’in Diana’nın durumunu anlayacak konumda değil.
Yorumlar
Bu dizinin şu yanını seviyorum: bir grup var ki "Eğer bir nehirde iki balık kavga ediyorsa, bilin ki oradan az önce uzun bacaklı bir İngiliz geçmiştir." diyor. Onların eline daha fazla düşmanlık besleyecek malzeme veriyor. Diğer yandan monarşiye falan sempatiyle bakanların da kanı daha fazla kaynıyor. "Eee bu işler çocuk oyuncağı değil. Gerekirse kan kusup kızılcık şerbeti içtim diyeceksin" düşüncesinde onları birleştiriyor. Ne düşmanlara ne de taraftar olanlara gereğinden fazla "yanlıyor" dizi. İsteyen istediği sonucu seçip çıkarıyor. Oysa bizim diziler öyle mi?
Bazı sahneler, sanki Elizabeth Debicki oynamıyor da Diana’nın kendisiymiş gibi bir his uyandırdı. Debicki rolüne iyi hazırlanmış. Diana’yı böyle izlemek bile hoşuma gidiyor, yazık oldu kadına.
Bu bölüm Philip ve Diana üstüne kurulu bir bölüm olmuş.