Woojoo'nun ailesi, görüşmedikleri babalarının ölüm haberinin ardından aniden taşınmak zorunda kalır. Woojoo bir gecede evsiz kalır ve maruz kaldığı tüm adaletsizliklerin intikamını almaya karar verir. Bununla birlikte, sözde düşmanı Dongjin, yürek burkan derecede yalnız ve nazik bir ruha sahiptir. Bu intikam planı, sonuna kadar gidebilecek mi?
Oyy Dong-jin..Yaktın geçtin..Nasıl güzel bir bölümdü öyle..
Hem huzur hem hüzün içeren,dingin su gibi akan bir bölümdü..Çok sevdim.
Uzun uzun yazma isteği uyandıran,dizinin en iyi bölümlerinden biriydi..Yönetmen çoğu kez kadrajın bir köşesinde gördüğümüz,kadrajda bilerek yanda-yukarıda sabitlenmiş karakterler ile;hayatı ıskalamış,hayatlarında bir şeyler eksik olan,yarım kalan,hayatın köşesinde duranları bizlere göstermek istemiş..Bu bölüm sevdiğim ayrıntılardan biri de işe giderken annesi aklında olan Woo-joo’nun,yavaşlatılmış sahne ile ruh halinin yansıtılmasıydı..Çekimler,sahne geçişleri anlatılan duygu hallerini daha da etkili kılıyor seyirci için..Dizinin yavaş,sakin,bizleri yormayan bu hali diziyi benim için kıymetli kılan en önemli unsurlardan..
Geçen bölüm yorumum sonrası bu bölüm Dong-jin kahvaltı yaparken genişleyen çerçeve,içine Woo-joo'ya alan kadrajı görmek mutlu etti..Temennim Dong-jin'in bu bölüm dile getirdiği hayalini,Woo-joo ile gerçekleştirmesi..Woo-joo hayallerinde bile özgür değil çünkü..
‘’Şeker Portakalı’’ kitabında Sevgili Zeze’nin sevdiğim bir sözü vardır: ‘’…bana baktı ve yeryüzünün geri kalan bölümündeki bütün eksikliklerin yerine dolduran bir iyilikle gülümsedi.’’ Son sahneyi bu cümle çok iyi özetliyor. :) Sakince işlenen çok güzel bir diziydi.Özellikle erkek başrolün performansına hayran kaldım.Bu bölüm bazı klişeler olsa da yönetmen ve senarist iyi iş çıkarmış.Dizi benim için en sevdiğim kdramalarından biri oldu.
Bazı dizilere hiç başlamamak gerekiyor; bağlanıyorsun, dolayısıyla bitişine de üzülüyorsun. 😕