Hemen izle
Chicago Typewriter
Sikago Tajagi

1930'lu yıllarda Japon sömürgesi altında yaşayan Güney Koreli 3 kişinin reankarnasyon ile günümüze gelmesini konu almaktadır. Bu üç kişiden birisi kitapları çok satan bir yazar, diğer rumuz ile yazılar kaleme alan gizemli bir yazar ve bir diğeri ise bu kitapları çok satan yazarın anti-fanıdır.

llall

Bir süredir izlemeyi düşündüğüm dizilerden biriydi.İlk bölümü epey beğendim.Kurgu içinde başka konularla ilişkilendirilmiş sahneleri,dizileri seviyorum.

Spoiler içeren alanı görmek için tıklayın.
Mesela Salvador Dali'nin ünlü eseri ''The Persistence of Memory'',bizde ''Belleğin Azmi'' (ya da ''Eriyen Saatler'') adıyla bilinen tablodan esinlenerek dizayn edilmiş Chicago'daki,olayların başladığı cafe çok ilginçti.1931'de tamamlanmış olan tablo ve ismi düşünüldüğünde,1930larda yaşayan kişilerin reenkarnasyonlarının geçmişi hatırlamalarının gösterilmesi ince ve güzel bir ayrıntı olmuş.Stephen King sözüyle yazarın tarzına uygun sahnelere geçişi de ayrıca sevdim.(Stephen King'in tarzını hep sevmişimdir zaten.)Edebiyat,tarih,gizem içeren diziler her zaman başka oluyor.Bakalım ''Chicago Typewriter'' diye kastedilen şey gerçek anlamını yani daktiloyu mu yoksa silahı mı teslim edecek dizide?
Umarım bu şekilde devam eder dizi.

llall

Spoiler içeren alanı görmek için tıklayın.
Bölüm başındaki sahneler Stephen King'in ''Misery'' romanından uyarlanmış.Tabi korkar yazar öyle bağlandığını ve kadının garip davranışlarını görünce.Kendini sevdiği yazarın en önemli kitabının baş karakteri gibi buluyor gözünü açınca. :P Bilmeyenler için kısaca açıklamak gerekirse yine bir yazarın tenha bir yolda kaza yapması,saplantını bir hayranının onun kurtarmasının ardından yazara yaptığı işkenceler anlatılmakta kitapta.Filmi de çekilmiş daha sonra.Hatta gerek dünyada gerek ülkemizde tiyatro oyunu olarak da sergilenmekte bu kitapta geçen olaylar..Psikolojik gerilim türü kitapları sevenlere öneririm.

llall

Nasıl güzel bir diziydi öyle.Özellikle şu son iki bölüm çok etkileyiciydi.İzleyenlerin bu kadar çok övmesine şaşmamalı.İlk önerildiğinde izlemeliymişim.Ne yazık ki hak ettiği ilgiyi görememiş,gölgede kalmış dizi.Naif hikayesi ve oyunculukları ile bir bütün olarak çok iyiydi.Başta yavaş ilerleyen tempo giderek arttı.

Spoiler içeren alanı görmek için tıklayın.
Özellikle 1930ları gösteren sahneler çok iyiydi ve 2017deki sahneler hikayedeki iç burkan sahneler için içimize su serpti.Stephen King tarzını epey seviyor sanırım senarist.Onun izini taşıyan sahneler çoktu çünkü.Yine bir Stephen King hikayesi olan 11.22.63 dizisi sonunda hissettiğim duyguları hissettirdi bu dizi bana,bittiğinde.Ayrıca film sektörünün enlerinden olan Casablanca filminden de 1930ları işlerken etkilenilmiş epeyce.
Dizinin senaristi çok sevdiğim Kore dizilerinden biri olan ''Kill me,heal me''nin de senaristiymiş,yeni öğrendim.Hem o dizide hem de burda çok iyi iş çıkarmış doğrusu.